380 gün, 54 hafta 2 gün, 9120 saat, 547.200 dakika, 32.832.000 saniye… 684 gün, 97 hafta 5 gün, 16.416 saat, 984.960 dakika, 59.097.600 saniye… Zaman; yerine konması, geri döndürülmesi, yenilenmesi, depolanması, satın alınması mümkün olmayan bir kaynak… Ve yaşına, ekonomik durumuna, ırkına vb. bakılmaksızın problem her zaman: benim buna yeterli zamanım var mı?
Şu anda midemdeki stresin sıkı sıkıya sıkıştığını hissedebiliyorum. Bu sabah yapmam gereken ödev, performans, sınav çalışmasıyla uyandım. Her an yapmam gereken yeni bir ödev ortaya çıkabilir 19.000 koltuk ve 2 milyon yarışmacı olan “o eleme sınavı”na giderek daha fazla yaklaşıyorum.
Zaman baskısı altındayım ve yalnız olmadığımı biliyorum. Eğer bir kadınsanız, bekar bir ebeveynseniz veya günümüzün hareketli toplumunda yaşayan herhangi biriyseniz, muhtemelen siz de öylesinizdir. Araştırmacılar 2011'den önce Amerikalılarla anket yaptığında, yaklaşık yarısı neredeyse hiç zamanlarının olmadığını ve üçte ikisi bazen veya her zaman acele hissettiklerini söyledi.
Araştırmacı Cassie Mogilner ve meslektaşlarının 2012 tarihli bir makalesinde yazdığı gibi, "Uyanma saatleri büyük ölçüde iş tarafından tüketilirken, egzersiz, temizlik ve arkadaşlar ve aile ile sosyalleşme de dahil olmak üzere günlük yapılacaklar listesi için değerli dakikalar kalıyor."
Zamanın mahiyeti üzerine düşünüldüğünde ortaya dört temel soru çıkmaktadır. Bu sorulardan üçü, McTaggart’a kadarki süreç içerisinde felsefe tarihi içerisinde sorgulanmıştır. Bunlardan birincisi, zamanın öznel mi, yoksa nesnel mi olduğu sorusudur. İkincisi, zamanın mutlak mı yoksa ilişkisel mi olduğu sorusu iken üçüncü soru ise zamanın mutlak mı yoksa göreceli mi olduğu sorusudur. Dördüncü soru ise zamanın kipli mi yoksa kipsiz mi olduğudur.
Çoğu kişi, bu yıl zaman deneyimlerinin bir miktar tuhaf olduğunu düşünüyor. Saatler olması gerektiği gibi işliyor olsa da, günler uzuyor ve bazı aylar sanki sonsuza kadar sürecekmiş gibi görünüyor. 1 dakikada 60 saniye olduğunu hepimiz biliyoruz fakat 2020 senesi hepimizin zamanı nasıl da biraz daha farklı deneyimleyebileceğimizi gösterdi.
Kendi döneminin ünlü Fransız filozof Henri Bergson (1859-1941), pandemi yıllarında zamanın niçin bu kadar geçilmez duyumsandığını anlamamıza yardımcı olabilecek bir fikir ileri sürdü; la durée.
Bergson, zamanın iki yüzü olduğunu savunmuştu. Zamanın ilk yüzü “objektif zaman”dır: Yani saatlerin, takvimlerin ve tren seferlerinin zamanı. İkinci yüz ise, la durée (“süre”), yani “yaşanmış zaman” dır, içsel subjektif deneyimimizin zamanı. Bu yüz; hissedilen, yaşanılan ve hareket edilen zamandır.
12:00 ile 13:00 arasındaki objektif zaman süresi, akşam 20:00 ile 21:00 arasındaki süre ile aynıdır. Ancak öğlen bir veli toplantısında bekleyebilir. Akşam ise partide yanımızda alımlı bir kadın/erkek ile geçirebiliriz. Bergson’a göre bu iki zaman dilimi kişiye göre farklı geçmektedir.
O halde sizi şu soruyla baş başa bırakıyorum…
“Peki o halde zaman ne? Hiç kimse bana sormazsa biliyorum da biri sorup da ona açıklama yapmam gerektiğinde bilmiyorum. Buna rağmen bildiğimden eminim diyeceğim bir şey varsa o da şudur; hiçbir şey geçip gitmemiş olsa geçmiş zaman olmaz…”
Aziz Augustinus - İtiraflar
Kaynakça:
https://greatergood.berkeley.edu/article/item/why_you_never_seem_to_have_enough_time
https://evrimagaci.org/zaman-felsefesi-zaman-nedir-zaman-gercek-mi-yoksa-sadece-bir-illuzyon-mu-7988
https://www.gencufuk.com/filozoflarin-zaman-algisi-aristoteles-augustinus-ve-kindi/
https://www.dunya.com/ekonomi/bu-yaziyi-okuyamayacak-kadar-yogunsaniz-bu-yaziyi-okuyun-haberi-353363
http://www.pdb.hacettepe.edu.tr/hizmeticiegitim/zaman_yonetimi_071218.pdf
https://www.researchgate.net/publication/322157903_FELSEFE_TARIHINDE_ZAMAN_DUSUNCELERI/fulltext/5a722759aca2720bc0d9e0f5/FELSEFE-TARIHINDE-ZAMAN-DUeSUeNCELERI.pdf?origin=publication_detail
https://onculanalitikfelsefe.com/etiket/zaman-felsefesi/
Comments