top of page

Ataerkil İdeolojinin Pekiştiği Bir Hikaye: Pamuk Rehine ve On Dört Kollu Dev

Güncelleme tarihi: 16 Oca 2022

Gelin size ataerkil ideolojinin pekiştiği bir masal anlatayım:


Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir ülke sözde çok iyi kalpli kral ve kraliçe tarafından yönetiliyormuş. Bir de hep dünyalar güzeli kızları olur ya, bunların da varmış. Ancak sonsuza kadar mutlu mesut yaşamamışlar, ne üzücü ama. Çünkü kraliçe hastalandığı için ölmüş. Aradan yıllar geçmiş, tabii kral bu sırada boş durmamış ve tekrar evlenmiş. İkinci eşi kötü kalpli biriymiş ve tek düşündüğü olmayan güzelliğiymiş. Bir de öyle bir aynası varmış ki sanki dünyadaki tüm kadınları görmüş, incelemiş ve belli bir güzellik algısına tâbi tutmuş. Her gün aynasının karşısına geçip:

— Aynam aynam söyle bana... Var mı benden güzeli bu kadar kadının yaşadığı dünyada?, diye sorarmış.

— Hayır dünyalar güzeli efendim, diye cevaplarmış her gün efendisinin kibrini arttırmayı sağlayan ayna.


İşte o günlerden birinde, kralın hemen unuttuğu ilk eşinden olan kızı 18 yaşına basmış ve daha latif kız olmuş. Bir de iyi huylu olduğu için adı Pamuk Prenses’miş. Kral işi için yurtdışına çıktıktan sonra o gün Kraliçe yine aynasının karşısına geçip sormuş bir türlü bıkmadığı güzellik sorusunu ve almış cevabını: Vardı, üvey kızıydı. Tek övündüğü noktası güzelliği olan Kraliçe senden benden de kötüymüş, saray avcısını çağırıp üzey kızını öldürtecek kadar.

Tabii avcı kraliçeden kötü olamaz ya öldürememiş çok sevdiği Pamuk Prenses’i. Ormanda bırakıvermiş. Saraya dönünce de Pamuk Prenses’in artık yaşamadığını söylemiş. İşte iyi kalp de böyle yalan söylettiriyormuş. Toplumunun acınası durumuna rağmen saray ortamında doğmuş, büyümüş olan Prenses hayatında ilk defa yalnız kalıyormuş, üstelik de bir ormanda. Hayat onun yüzüne gülmüş ve bir kulübe görmüş. İçerisinde de her eşyadan 7 tane varmış ama çok da dağınıkmış. Etrafı kolaçan ettikten sonra kulübeyi temizleyip toparlamış ve yemek yapmış. Sonra da yorgunluktan uyuyakalmış. Kendilerini 14 kollu bir dev olarak niteleyen 7 cüceler bir süre sonra evlerine gelmiş. Evlerinin temiz haline şaşıran 7 cüceler, sadece buna dayanarak Pamuk Prenses’in iyi biri olduğu sonucuna varmışlar. Pamuk Prenses uyandığında onun haline üzülüp istediği kadar kalmasına izin vermişler. Bu sırada sarayda kraliçe aynasının karşısına geçip malum sorusunu sormuş ve üvey kızının ölmediğini anlamış. Yerini de öğrenerek upuzun sarı saçlı ve mor elbiseli bir kadın kılığına girip oraya gitmiş. Sepetinde taşıdığı zehirli elmalardan birini Pamuk Prenses’e vermiş ve cennetten kovulan Havva misali Pamuk Prenses elmayı yemiş ve oracıkta zehirlenmiş. Akşam 7 cüceler evlerine döndüklerinde ağlayarak Pamuk Prenses’i bahçelerinde yer alan camdan bir tabutun içine koymuşlar.

O sırada kapılarının önünden geçen prens, sesleri duyup yanlarına gelmiş ve tabutun içindeki Pamuk Prenses’i görüp o anda prensese aşık olmuş. Hemen ona doğru eğilip yanağından öpmüş. Artık nasıl olduysa sadece sevgisinin gücü onu diriltmeye yetmiş. Bir de olsun Prenses de ona aşık olmuş, ne tesadüf ama. Kahramınını bulmuştur ve o da her zaman olduğu gibi onu kurtaran beyaz atlı prensidir. Pamuk Prenses başından geçenleri kurtarıcısına anlatmıştır. Prens de yurtdışından dönmüş olan Kral’ın yanına gidip olanları tek tek anlatmıştır ve burada Kraliçe’yi uzaklara göndermişlerdir. Sonrasında da Pamuk Prenses ile Prens evlenmiştir ve nikah şahitleri de 7 cüceler olmuştur. Umarım ki her masalda olduğu gibi mutlu mesut yaşamışlardır.



11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page