Asılacak Kadın:
Ben kadın, erkek ayırt etmem. Gene de şurası kesin. Kadından hakim olmaz. Olamaz. İşte bu kadar. Hüküm vermek işi kadınların başından çok aşkın bir şey.
Kur-tul-mak, demişti sanki heceleyerek. Yeni öğrenilmiş bir sözcük. Anlamı pek iyi bilinmeyen, hatta belki de hiç bilinmeyen bir sözcük: Kur-tul-mak.
Ama asıl suçum başka. Asıl suçum onu kurtaramamak, eskisinden beter etmek hatta. Son ana değin uğraştım, son ana değin çırpındım.
Melek’i ilerde birçok çiçeğe benzettim, evet ama ta o zamandan çiçeğe benzetmiş miydim? Yoksa şimdi, asılacağını bildiğim için mi?
Çünkü baskıya karşı çıkmamak üzere yetiştirilmişti. Bilmiyordu başkaldırabileceğini; baskıyı, zorbalığı yaşamın doğal bir öğesi bellemişti. Bu baskıyı erkeklerin kurması, her bakımdan kurması da doğaldı onun için. Çünkü güçlü olan onlardı; hep başta olan, her şeye egemen olan. Ben de onlardan biriydim. Daha genç, daha beceriksiz belki. Ama erkek. Nasıl güvenebilirdi bana?
1979 yılından bu yana kitabı okuyanların sayısı yüzbinlere, filmi sinema ya da videoda seyredenlerin sayısı milyonlara varmıştır.
Asılacak kadın, korunmasız, güvencesiz, çaresiz, zavallı bir kadının, dış dünyadan koparılarak, bir sapığın hastalıklı ve korkunç dünyasına hapsedilişini, ezilişini, sömürülüşünü, çektiği türlü eziyetler sonucu kendini savunmak için ağzını bile açamayacak bir nesne haline getirilişini anlatırken, elbette bütün bunlara karşı çıkmakta; kadını bu insanlık dışı durumdan kurtarma çabasına girişen ve başaramayan delikanlının dramını da dile getirmektedir.
Romanın ana temalarından biri, ezen-ezilen-kurtarıcı üçgeninin dinamiği, çelişkileri ve sorunsallarıdır.
Düşünce özgürlüğünü bir kavram olarak bile ortadan kaldırmanın en iyi yolu, düşünmeyi bilmeyen kuşaklar yetiştirmektir. İşte bu yönden, bir süredir, bu ülkede okuyan, bağımsız düşünebilen insanların sayısını azaltmaya, gittikçe yok etmeye yönelik bir kültür politikası güdülmektedir.
Papazın Karısı, Doymayan Bakire, Çılgın Kolejliler
Tante Rosa:
Yürümek, müstehcenlik gerekçesiyle toplatıldı ve Sevgi Soysal, kısa bir tutukluluk sürecinin ardından TRT’den ayrılmak zorunda kaldı.
Sevgi Soysal önce dünyalı olan insanlardandı. Türkiye’ye bakışı da öyleydi: dünyayı bilerek, dünya edebiyatını bilerek.
Hayatta en kesin şey ve galiba tek kesin şey ölüm.
Tante Rosa’nın yaşadığı toplumda kadın, istemediği bir düzeni bırakıp gidebilir, kendi yaşamını yeni baştan defalarca kurabilir. Gerçekte, kadına böyle bir yaşam alanı tanımayan bir toplum için Tante Rosa, Alman olduğu için değil, özgürlüğünü sahiplenen bir kadın olduğu için yabancıdır.
Tante Rosa, karakteriyle büyüleyici bir kadındır. O büyüleyiciliğin ardında, her kadının içinde yatan bir farklılaşma isteği peşinde çoğu kadının cesaret edemeyeceği kadar koşabilmesi, koşarken düştüğünde, çoğu kadında olmayan bir kendini sevme neşesiyle tekrar kalkabilmesi, yenilgi ve yanılgıların çoğu kadın gibi başkalarının demesiyle değil, kendi iç sesiyle yargılayabilmesi yatar.
Bir adamın paltosu için para almakla b… için para almak arasında ne… fark var?
Bu son işi, insanların sevmemesi beklenmedik bir olayla bitivermişti. Şimdi yeniden iş aramak, yeniden çalışmak, yeniden sevmek, sevişmek.
“Hayat bir denizdir, yüzme bilmeyen boğulur.”
Tek aptallıklardır akılda kalan.
Comments