“Aklı seviniz, yapıtlarınız değerini akıldan alsın.”
- Boileau
Klasik adı çoğumuzun günlük olarak sıkça kullandığı kelimelerden biridir. Günümüzde genellikle bir tarzı nitelendirmek için kullanılsa da tarihsel olarak çok geniş bir arka plana sahiptir. Hadi gelin irdelemeye başlayalım…
En genel tabiriyle Klasisizm, geç Antik dönemi tekrar etme eğilimi olarak ifade edilir. Temellerini Rönesans aristokrasisinden alan Klasisizm bir bakıma aristokrasinin akımıdır. Kurucusu Fransız şair Nicolas Boileau Despréaux olarak kabul edilen bu akım Rönesans döneminin skolastik hayatın zincirlerinden kurtularak, antik Batı kaynaklarına yönelmiş ve yeniden bir aydınlanma yaşayarak Antik Yunan ve Roma ekolünü adeta yeniden keşfeder.
*Spring by Sandro Botticelli
16. yüzyıl başlarında önce İtalya’da, daha sonraki yüzyılda da Fransa ve öteki Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan, eski Yunan ve Lâtin sanatını örnek alan Klasisizmin temel öğeleri kendi içinde soyluluk, akılcılık, uyum, açıklık, sınırlılık, evrensellik, idealizm, denge, ölçülülük, güzellik, görkemlilik olarak gösterilir. Öyleki üretilen tüm eserlerde belirli oranlar kullanılarak uyumlu ve dengeli bir kompozisyon oluşturulur.
Klasisizm, kendisini edebiyat, mimari, sanat ve müzikle ifade ederken, Antik Yunan ve Roma’nın yanı sıra topluma vurgu yapar. Descartes’in “düşünüyorum öyleyse varım” felsefesi ile hayat bulur. Boileau’nun “Aklı seviniz, yapıtlarınız değerini akıldan alsın.” sözünde de geçtiği üzere aklın kaleme dökülmesi ile duygular ikinci plana atılır.
“Sanat, sanat içindir” anlayışını benimsenerek her sanat dalı, kendi kuralları çerçevesinde ele alınır.
Sırasıyla ele alalım...
*David With The Head Of Goliath by Michelangelo Caravaggio
Edebiyatta Klasisizm
17. yüzyıl'ın II. döneminde Fransa'da ortaya çıkan akımın konusu eski Yunan ve Roma mitolojisinden alınır. Mükemmeliyetçidir ve ana dil esas alınır. Sanatçılar eserlerinde kişiliklerini gizleyip klasik, değişmeyen tipler oluşturur. Bu akım kapsamında fiziksel ve sosyal çevre önemli olarak görülmez çünkü değişkendir. Kullanılan dil, seçkinlerin dili olup anlatım son derece süssüz ve yalındır.
Apolion tavır olan sağlıklı insanın cesur ve asil hâlleri öne çıkar. Kahramanın ruh hâli önemle üzerinde durulan bir husustur. Hümanizm tecrübesinden sonra, tabiatın bir parçası olması hasebiyle insana dönüş gerçekleşecek ve doğanın mükemmel bir parçası olan sağlıklı, akıllı, mantıklı, makul insan fikri eserlerde göze çarpar.
Montaigne (1553-1592)’in “Denemeler” olarak bilinen eseri, eski Yunan ve Latin geleneğini hatırlatan ve antikite adı verilen üslupla kaleme alınır. Descartes (1596-1650) “Rasyonalizmin merkezi antik Yunan’dır.” derken aslında Klasisizmin kaynaklarını dile getirir. 1634’te Fransız Akademisi’nin kurulması, Pascal’ın araştırmaları, 17. asırda Boileau’nun, klasizmin ustası olarak belirlenmesi, bu akımın beslendiği ilk hareketlere örnek gösterir.
Dünya edebiyatında klasisizmin önemli öncüleri ve temsilcileri
Montaigne: Denemeler
La Fontaine: Fabl
Racine, Corneille: Trajedi
Moliere: Komedi
Boileau: Eleştiri
Fenelon, Madame de la Fayette: Roman
La Bruyere: Karakterler
Bossuet: Hitabet
Descartes, Pascal: Felsefi düşünce
olarak bilinir.
Batılı anlamıyla Klasisizmin Türk edebiyatındaki etkileri sınırlı sayıda sanatçı ve yapıt üzerinde vardır; Yusuf Kamil Paşa’nın “Telemak” çevirisi, Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” oyununda üç birlik kuralını uygulaması, Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’den yaptığı çeviri ve uygulamalar, Direktör Ali Bey’in Moliere’den yaptığı “Kokana Yatıyor” uyarlaması, Abdülhak Hamit, Corneille’in tragedyalarına benzer yapıtlar ortaya koyması klasisizmin edebiyatımızdaki yansımaları olarak gösterilebilir.
Tiyatroda Klasisizm
XVII. yüzyılda İtalya’da Alfieri’nin oyunlarına dek etkisini sürdüren, Rönesans’ta İtalya’da başlamış ve XVII. yüzyılda Fransa’da Cornellie ve Racine’nin yapıtlarında doruğunu bulmuş olan tiyatro akımı Klasik Tiyatro akımı olarak bilinir. Temel nitelikleri ise düzenlilik, usçuluk, duruluk ve belirginlik, idealleştirme ve ağırbaşlılık olarak özetlenebilir.
Daha önce tutucu çevrelerin tiyatroya karşı çıkmasına rağmen Klasik akım döneminde Hristiyan dünya görüşünü benimsemiş ve bu dünya görüşü ile krallık değer yargılarını sanatsal bütünlük içinde bir araya getirir. Fransa’da da İngiltere’de de krallık kültür ve sanat çalışmalarını destekler. Böylece tiyatro sanatı, sarayın gözetimi ve denetimi altına girer. Bu denlice desteklenmesinin nedeninin ise zenginleşme, varlık ve güven ortamı olduğu düşünülür.
*The Assumption Of The Virgin by Nicolas Poussin
Bu akıma mensup düşünür ve yorumcular Klasisizm’in belirlemiş olduğu çerçevelerde Shakespeare’i eleştirir, hatalı, saçma ve aşırı bulurlar. Ancak ne olursa olsun çoğu Shakespeare’nin edebi dehasını kabul eder ve bunun doğuştan verilmiş bir yetenek olduğunu, kusurlu da olsa saygıya değer olduğunu belirtir.
Bu akım tiyatronun estetik haz verirken aynı anda fayda sağlayıp eğitmesi gerektiğini söyler.
Klasik tiyatroda oyun açıkça ifade edilmeli ve gereksiz unsurlara yer verilmemelidir. Aristoteles’in belirttiği gibi oyun giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşmalı; baş, orta ve son düzenine uyulmalıdır. Bu akımda zaman, mekan ve olayda birlik olması gerekir, ayrıca oyunları da beş perdeden oluşmalıdır. Vurma, kırma dövme gibi olaylar sahnede gösterilmez kuralını benimsenir.
Mimaride Klasisizm
Klasisizm mimari dilinin temeli, antik çağa yakın biçim ve oranlarında düzendir. Ek olarak, klasisizm, katı simetrik eksenel kompozisyonlar, düzenli bir kentsel gelişim planlama sistemi ve dekoratif dekorasyonun kısıtlanması ile karakterize edilir. Bu kapsamdaki binaların tasarımındaki kurucusu, Venedikli usta Palladio olarak kabul edilir. Klasisizmin tüm erken dönemine bu yönde ‘’Palladyanizm’’ denir.
Klasisizm tarzında inşa edilmiş çok sayıda bina Paris ve aynı zamanda Rus İmparatorluğu’nda da bulunabilir. Rusya’da erken klasisizm, özellikle II. Catherine döneminde “aydınlanmış mutlakiyetçilik” döneminde telaffuz edilir.
Matvey Kazakov, Rus klasisizminin kurucularından biri olur; Moskova, Tver, Kolomna, Perm ve Smolensk’te katı bir şekil geometrisi ve kısıtlı cephe tasarımı ile birçok bina inşa eder.
Moskova’daki bir diğer klasisizm temsilcisi, 1786’da Vozdvizhenka’da inşa edilen başkentteki en ünlü klasik binalardan biri olan Pashkov House’un yazarı olan mimar Vasily Bazhenov’dur.
18. yüzyılda, mimaride klasisizm gelişir ve 19. yüzyılın başında, Napolyon Savaşları sırasında, daha iyi İmparatorluk olarak bilinen geç klasisizm veya imparatorluk tarzına dönüşür.
Günümüzde ise klasisizm mimaride en popüler eğilim olarak adlandırılamamasına rağmen, birçok mimar hala klasiklerin katı, simetrik biçimlerine yöneliyor.
Resimde Klasisizm
Rönesans sanat geleneklerine uygun resim yapma anlayışının hakim olduğu bir alandır. Klasisist resimde, manzara önem kazanmaz, ancak kimi portrelerin arkasına silik, fakat ideal bir ölçü içinde getirilebilir. Renkler de son derece soluk bir dizi olarak yer alabilir. Resim, kesin biçimde çizgisel idi. Bu nedenle, klasisist resim renge değil, çizgiye, idealize edilmiş bir desene dayanır.
Klasisist sanatın doğuşu Fransa’da olur. En önemli yapıtlarını da bu ülkede vermesine rağmen etkisi tüm Avrupa’da görülür. Bu nedenle, Fransa’ya İngiltere’den, Almanya’dan ve diğer Kuzey ilkelerinden, hatta İtalya’dan bu akımın cazibesine kapılmış öğrenciler akın eder. Dolaylı olarak, bu akım Avrupa saraylarının resmi bir sanat anlayışı haline gelir. Avrupa’nın bütün ülkelerindeki güzel sanatlar akademilerinde de klasisist sanat eğitimi, âdeta resmi bir öğrenim olarak kabul edilir.
Zaman zaman klasisist akımın kalıplarını zorlayan, fakat gene de bu alanda sınıflandırılan Prusya krallığının resmi heykelcisi Berlinli Gottfried Schadow sanatta, doğanın bir soyutlamasının olamayacağına inanır. İdeal güzel insan değil, ona göre yalnız güzel insan bulunur. Dolaylı olarak Schadow, görüntünün natüralist anlatımına yönelir. Bu nedenledir ki, bu heykelci, kişilerin karakterlerini yansıtan bir biçimlemeye gider ve bu yönetime ait birçok anıtlar gerçekleştirir.
Fransız klasisist ressamı ve bu akımın baş temsilcisi Jacgues Louis David, ilk büyük yapıtı ‘olan “Horasların Yemini” adlı yapıtı şaşırtıcı bir ilgi ile karşılanır. Öyle ki, âdeta tüm Roma halkı, prensleri, kardinalleri, devlet adamları, köylüsü ve işçisi ile büyük kuyruklar halinde bu yapıtı görmeye koşar. Bu resmin bu denli ilgi görmesinin nedeni, eski antik Roma Cumhuriyeti’nin yükselmesindeki soylu ruhu canlandıran kadın ve erkek birliğini, aile kutsallığını yüceltmesi idi.
*The Oath Of The Horatii by Jacgues Louis David
Dünya çapında klasik dönem ressamları
Juan Joaquin Agrasot
Claude Lorrain
William Adolphe Bouguereau
Giovanni Boldini
Nicolas Poussin
Jacques-Louis David
Jean Auguste Dominique Ingres
Lawrence Alma Tadema
Eugene de Blaas
Francois Leon Benouville
Leon Belly
Friedrich von Amerling
Leonardo da Vinci
Michelangelo Buonarroti
Raffaello
olarak bilinir.
Buraya kadar geldiniz… Sizleri tebrik ederim… Ve şimdi de sizi günümüz toplumuna uyarlamamız gereken bir durumla baş başa bırakıyorum…
‘’Bakıp görmeyenlerden, konuşup dinlemeyenlerden, dokunup hissetmeyenlerden uzak durun.’’
- Leonardo da Vinci
Kaynakça:
Gagarin, Michael (2010). The Oxford encyclopedia of ancient Greece and Rome. New York: Oxford University Press. ISBN 978-0195170726.
Campbell, Gordon (2003). The Oxford dictionary of the Renaissance. Oxford: Oxford University Press. ISBN 978-0198601753.
Raymond, Gino (2008). Historical dictionary of France (2. bas.). Lanham, Md.: Scarecrow Press. ISBN 978-0810850958.
https://wannart.com/icerik/7602-bati-edebiyatinda-edebi-akimlar-i-klasisizmhttps://www.antesanat.com/klasik-akim-tiyatro-klasisizm/
Comments