The last Surrealist painter. Founder of Mexico's women's liberation movement. An artist who brought feminism to surrealism: Leonora Carrington. So much so that her son, Gabriel Weisz Carrington, describes her mother to The Art Newspaper as "a mother who can imagine the most incredible things."
She was born on April 6, 1917 in England, the only daughter of an Irish mother married to a wealthy Irish textile manufacturer, with her three brothers. Despite being sent to good schools, she is expelled because of her unruly behavior. At the end of this indifference, she is sent to Florence, Italy. At the age of ten, she encounters Surrealist art, consolidating her desire to pursue a career as an artist. Her mother supports her, although her father is absolutely disapproving.
In 1935, he attended the Chelsea School of Art in London for a year, but later transferred to the Ozenfant Academy of Fine Arts in London. At an exhibition in London in 1936, Carrington encounters the work of Max Ernst, a Surrealist 26 years his senior. Then they meet at a London party the following year, artistically and romantically inseparable. When they move to Paris together, Ernst leaves his wife and moves in with Carrington. It was during this period that Carrington made her first Surrealist work.
When the Second World War begins, Ernst is immediately hostile and arrested in France because he is German. With the help of his good contacts, he is released but arrested again. This time he escapes with the help of art patron Peggy Guggenheim. He marries Peggy, leaving Carrington behind.
Devastated, Carrington goes to Spain. She is treated with electroshock and strong drugs. He writes about her experiences during this period and creates her work called 'Down Below'. Left in the care of a nurse, she moves to Portugal. At this point, she escapes from the nurse and takes refuge in the Mexican embassy. Renato Leduc, Mexican ambassador and friend of Pablo Picasso, helps drive Carrington out of Europe. In order to make her path easier, they get married by bearing the title of 'diplomat's wife'.
They divorced in 1943. Carrington continues to produce thereafter. Her work is widely cited among the Surrealist community for not using Freud's work as a major influence. She vehemently opposes the Surrealists' approach to female sexuality (She's totally right!).
For this and many other reasons, she becomes the voice of the women's liberation movement in Mexico City. While her works are based on gender identity and feminism, her focus is on psychological freedom. But based on the conditions of that period, her works are primarily aimed at political freedom for women.
During this period, she met and married Hungarian photographer Emerico Weisz. The couple has two sons named Gabriel and Pablo. Pablo follows his mother as a Surrealist artist.
Carrington dies at the age of 94 in Mexico City on May 25, 2011, after battling pneumonia. Leonora Carrington, whom I love and see as an inspiration, is undoubtedly one of the most unique artists.
—---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Son Sürrealist ressam. Meksika'nın kadın kurtuluş hareketinin kurucu. Sürrealizme feminizmi getirmiş bir sanatçı: Leonora Carrington. Öyleki oğlu Gabriel Weisz Carrington, The Art Newspaper‘a annesini “en inanılmaz şeyleri hayal edebilen bir anne” olarak tanımlar.
6 Nisan 1917'de, İngiltere'de zengin bir İrlandalı tekstil üreticisiyle evli İrlandalı bir annenin üç erkek kardeşiyle birlikte tek kızı olarak dünyaya gelir. İyi okullara gönderilmesine rağmen asi davranışları nedeniyle atılır. Bu ilgisizliğinin sonunda İtalya'nın Floransa kentine gönderilir. On yaşındayken, Sürrealist sanatla karşılaşır, sanatçı olarak kariyer yapma arzusunu pekişir. Babası kesinlikle onaylanmamasına rağmen annesi onu destekler.
1935'te, Londra'daki Chelsea Sanat Okulu'na bir yıl katılır, ancak daha sonra Londra'daki Ozenfant Güzel Sanatlar Akademisi'ne transfer olur. 1936'da Londra'daki bir sergide Carrington, kendisinden 26 yaş büyük bir Sürrealist olan Max Ernst’in çalışmalarıyla karşılaşır. Ardından ertesi sene bir Londra partisinde tanışırlar, sanatsal ve romantik olarak ayrılamazlar. Birlikte Paris'e taşındıklarında, Ernst karısını terk ederek Carrington'ın yanına taşınır. Carrington, ilk açıkça Sürrealist eseri olan Otoportre'yi bu dönemde yapar.
İkinci Dünya Savaşı başladığında, Alman olması sebebiyle Ernst'e Fransa'da hemen düşmanca davranılarak tutuklanır. İyi bağlantılarının yardımıyla serbest bırakılır ancak yeniden tutuklanır. Bu sefer sanat patronu Peggy Guggenheim'ın yardımıyla kaçar. Carrington’u arkasında bırakarak Peggy ile evlenir.
Bunun üzerine harap olan Carrington, İspanya'ya gider. Elektroşok ve güçlü ilaçlarla tedavi edilir. Bu dönemindeki deneyimlerini yazarak ‘Down Below’ adlı eserini oluşturur. Bir hemşirenin bakımına bırakılır, Portekiz'e taşınır. Bu noktada, hemşireden kaçarak Meksika büyükelçiliğine sığınır. Meksikalı büyükelçi ve Pablo Picasso'nun arkadaşı Renato Leduc, Carrington'ın Avrupa'dan çıkarılmasına yardım eder. Yolunun daha kolaylaşması amacıyla ‘diplomatın eşi’ sıfatını taşıyarak evlenirler.
1943 yılında boşanırlar. Carrington, sonrasında üretmeye devam eder. Çalışmaları, Freud'un eserlerini büyük bir etki olarak kullanmaması sebebiyle Sürrealist topluluk arasında parmakla gösterilir. Sürrealistlerin kadın cinselliğine yaklaşımına şiddetle karşı çıkar (Sonuna kadar haklı!).
Bu ve benzeri birçok nedenden ötürü Mexico City'de kadın kurtuluş hareketinin sesi olur. Eserleri cinsiyet kimliği ve feminizmi esas almakla beraber odak noktası psikolojik özgürlüktür. Fakat o döneminin şartlarına dayanarak eserleri öncelikle kadınlar için politik özgürlüğe yöneliktir.
Bu döneminde Macaristanlı fotoğrafçı Emerico Weisz ile tanışıp evlenir. Çiftin, Gabriel ve Pablo adlarında iki oğlu olur. Pablo Sürrealist bir sanatçı olarak annesini takip eder.
Carrington, zatürree ile savaştıktan sonra 25 Mayıs 2011'de Mexico City'de 94 yaşında ölür. En sevdiğim ve ilham kaynağı olarak gördüğüm Leonora Carrington, şüphesiz en eşsiz sanatçılardan biridir.
Comments