top of page

Work of Love: Marina Abramoviç and Ulay

Breathing In Breathing Out performanslarıyla aşklarının gücüne inanmıştım Marina Abramovic ve Ulay’ın. Namı diğer Frank Uwe Laysiepen. Sizin de şahit olmanız adına bulduğum kısa bir videoyu paylaşıyorum: https://www.youtube.com/watch?v=rWixdA2xTSs

Bu noktada sadece ikisinin aşkına değil, aşk kavramına inandım, gücüne inandım. Hayatta kalmak için tek sahip oldukları şey yine birbirleri. Etrafta hiçbir hava kaynağı yok, birbirlerinde olan nefesten başka. Birkaç saniyeliğine partnerinde olan nefesi tamamıyla içine çekiyor ve onun da yaşaması adına tekrardan geri veriyor. Çok garip değil mi? Adeta bir masaldan alınmış gibi. Gerçeküstü…



Böylelikle tanıştım Marina ve Ulay ile. Sanatçı olmak için gereken aykırılığı son seviyede kendinde bulunduran, 1946 yılında Sırbistan'da doğan Marina Abramoviç bedenini ve zihnini zorlayan eserler ortaya koyan bir performans sanatçısı. Onun gibi kadın sanatçıların başlangıçta performans yapmasının amacı kadına şiddete dikkat çekmekti. Valie Export, Marina Abramović ve Gina Pane, özellikle de Ana Mendieta ve E. Krystufek gibi pek çok kadın sanatçı, seyirci karşısında gerçek yaralarından gerçek kan akan performanslar gerçekleştirdi.


Marina’nın çocukluğu, ergenlik ve gençlik yılları, aşırı dindar büyükannesinin ve katı annesinin psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kalarak geçmiş. Özellikle annesinin askerî disiplinle kontrol altına aldığı hayatı, kısıtladığı özgürlükleri, karıştığı giyim tarzı ve 29 yaşına kadar gece 10’dan sonra eve dönmesinin kesinlikle yasak oluşu, Abramovic‘in performanslarında ön plana çıkan bedensel sınırları zorlayıcı işlerin temelini oluşturmuş gibi görünüyor. 1965 – 1970 yılları arasında Belgrad Güzel Sanatlar Akademisi‘nde, ardından Zagreb Güzel Sanatlar Akademisi‘nde sanat eğitimi alan Abramovic, ilk solo performanslarını 1970’lerde üretmeye başlar.



Birçok kişi Marina’yı 1974 yılında gerçekleştirmiş olduğu "Rhytm 0" adlı eseriyle tanır. Bu çalışmasıyla dünya medyasında yankı uyandırmıştır ve kariyerinin dönüm noktasını yaşamıştır. Daha detaylı bilmeniz adına bulduğum bir başka videoyu paylaşıyorum: https://www.youtube.com/watch?v=xTBkbseXfOQ


6 saat boyunca hareketsiz duran sanatçının önünde tüy gül gibi objelerden bıçağa kadar 72 farklı nesne bulunur. İstediği şeyleri yapabileceği söylenen izleyiciler en başta onu tüyle okşayıp gül verirken sonrasında bir kişinin tokat atmasından sonra vahşileşmeye başlarlar. Bir kişi silah doğrulttuğunda güvenlik görevlisinin süre bitti demesiyle performans son bulur. Bu noktada Marina bize insanlığın içindeki şeytanı göstermiştir. Hepimiz hayvani içgüdülerden geliriz ancak çok azımız insan daha azımız ise insanüstü olabilir. (Bu düşünce yapısını Sinan Yaman’dan almıştım. Kendisine buradan teşekkürler:))




Marina Abramović, 1975’te gerçekleştirdiği “Lips of Thomas” (Thomas’ın Dudakları) performansında yavaş yavaş bir kilo bal yedi, bir litre kırmızı şarap içti, kırık camlarla göbeği üzerine beş köşeli bir yıldız çizdi. Dördüncü bölümde uyuşana kadar kendini kamçıladı, ardından bir buz kalıbının üzerine yüzükoyun uzandı, bir izleyici onu kaldırana kadar yatmaya devam etti. Abramović’in bu performansı, izleyicilerden biri onu buzun üstünden kaldırdığında bitti, yani performansı sonlandıran kişi sanatçının kendisi değil, seyirciydi. Acaba burada Marina’yı kaldırmaya cesaret edecek kadar empati yeteneği yüksek, insanüstü olma yolunda emin adımlarla ilerleyen kişi kimdi?



Aynı yıl Amsterdam'a taşınan Marina burada, ikisinin de doğum günü olan 30 Kasım'da, kendiyle oldukça benzer düşünce yapısına sahip olan Frank Uwe Laysiepen, bir diğer deyişle Ulay ile tanışır. İki sevgili büyük bir aşk yaşamaya başlarlar. Atlarla, karavanlarla, gezerler dünyayı adeta delice bir arzuyla. Birlikte oldukları süre boyunca birçok farklı, ilham veren, hala sevenleri tarafından yapılan performans yaratırlar. Unutulmayan bir aşk hikayesi yazmaya ve belki de tüm hayatlarını bir performans sanatı haline getirmeye başlarlar. Tam bir sanatçı mizacıyla!



Sanatçı egosunu kaybettiği ve iki başlı tek bir beden halinde hareket ettiği, her iki cinsiyeti de temsil eden tek bir parça olarak performanslar üretmeye başlarlar.


İkilinin performansları arasında bir saat boyunca koşarak birbirlerine çarptıkları Relation in Space (1976),



at kuyruğu yaptıkları saçlarından birbirlerine bağlanarak tek bir beden oldukları Relation in Time (1977),



birbirlerine ağızlarından bağlanarak birbirlerinin ağızları içine nefes alıp verdikleri ve 17 dakikanın ardından oksijensiz kalarak ikisinin de bayıldığı Breathing In/Breathing Out (1977),



her ikisinin de tamamen çıplak bir şekilde kapı eşiğinde durduğu, izleyicilerin içlerinden birinin çıplak bedenine yüzünü dönerek ve her ikisine de sürtünerek kapıdan geçebildiği Imponderabilia (1977)



ve 1981-1987 tarihleri arasında 22 kez sergiledikleri, yedi saat boyunca, konuşmadan karşılıklı sandalyelerde oturdukları Nightsea Crossing sayılabilir.



1988 yılında hem profesyonel hem de romantik anlamda Ulay’ın başka bir kadını hamile bırakması üzerine ayrılık kararı alan ikilinin ayrılıkları da dillere destan bir sanat eseri şeklinde olur. Lovers adlı performansta, biri Sarı Deniz’den, diğeri Gobi Çölü’nden, yani 8 yıl boyunca izin almak için uğraştıkları Çin Seddi’nin iki ucundan yola çıkan ikili, her biri 2500 km yürüyerek Çin Seddi’nin ortasında buluşmuşlar. Bu buluşma, birbirlerini son görüşleri olur. Ulay evlilik hayatına yönelir, Marina ise tüm hırsıyla acısını bastırmak için sanatına… Birbirlerine küslerdir. 2010 yılına dek…


2000’li yıllarda, Seven Easy Pieces ile kariyerine devam eden, dünyanın farklı kentlerindeki önemli müze ve galerilerde unutulmaz performanslar sergileyen Abramovic‘in son yıllardaki en önemli işi New York’taki MoMA’da sergilediği The Artist Is Present (2010) oldu.Abramovic kendisine ayrılmış bir alandaki sandalyede sessizce oturdu ve izleyicileri teker teker karşısında konuk etti. 90 gün, 736 saat 30 dakika süren performansta Marina’nın karşısına 21 yılın sonunda hiç beklemediği bir kişi oturdu: Ulay.

Marina’nın acısını, üzüntüsünü anlatmayı kelimelerle gerçekleştiremeyeceğim için videoyu sizlerle paylaşıyorum:

https://www.youtube.com/watch?v=OS0Tg0IjCp4


Muazzam… Anlatılamayacak kadar



Performans sanatının öncü isimlerinden, Ulay (Frank Uwe Laysiepen) 2 Mart 2020’de lenf kanserinden yaşamını yitirir. Marina Abramoviç yayınladığı mesajda, ‘Arkadaşım ve eski partnerim Ulay’ın öldüğünü öğrendim ve büyük bir üzüntü içindeyim. Sıra dışı bir sanatçı ve insandı, derinden özlenecek. Tek teselli sanatı ve mirasının sonsuza dek yaşayacak olması’ ifadelerine yer verdi.


Marina’nın 50 yıllık kariyeri boyunca sahnelediği psikodramalarda seyircinin tepkisi aslında yapıtın kendisidir. ‘İzleyici röntgencidir… Performans sanatı bir topluluk yaratmakla ilgilidir. Bir performansı izleyen ve buna katılan izleyici artık aynı kişi değildir. Performans bir saatte biten bir iş değildir. İzleyici galeriden çıkıp gitse bile o performansın deneyimini düşünmeye devam eder. Bir arkadaşına anlatır, onun arkadaşı da gelip izler. Böylece bir topluluk oluşur, bir sanat topluluğu. Bu topluluk, performans aracılığıyla ortak bir deneyim kazanmış olur. Benim işim seyircidir.’


İlerlemiş yaşına rağmen üretmekten vazgeçmeyen Abromović’e olan hayranlığımla çalışmalarının devamını dilerim…


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

I believed in the power of love of Marina Abramovic and Ulay with their performance of Breathing In Breathing Out. aka Frank Uwe Laysiepen. I am sharing a short video I found for you to witness:

https://www.youtube.com/watch?v=rWixdA2xTSs

At this point, I believed not only in the love of the two, but in the concept of love, I believed in its power. All they have to survive is each other again. There is no source of air around, other than the breath they have in each other. For a few seconds, he completely inhales the breath of his partner and gives it back again for her to live. Isn't it very strange? It's like something taken from a fairy tale. Surreal…



That's how I met Marina and Ulay. Marina Abramovic, born in Serbia in 1946, is a performance artist who creates works that challenge her body and mind. The purpose of performing female artists like her at the beginning was to draw attention to violence against women. Many female artists, such as Valie Export, Marina Abramović and Gina Pane, especially Ana Mendieta and E. Krystufek, performed in front of the audience with real blood coming from their real wounds.


Marina's childhood, adolescence and teenage years were spent psychologically and physically abused by her deeply religious grandmother and her strict mother. Especially the life that her mother controlled with military discipline, the freedoms he restricted, the way he dressed and the fact that he was strictly forbidden to return home after 10 pm until the age of 29, seems to have formed the basis of the works that push the bodily limits, which come to the fore in Abramovic's performances. Abramovic, who studied art at the Belgrade Academy of Fine Arts between 1965 and 1970, and then at the Academy of Fine Arts in Zagreb, began to produce her first solo performances in the 1970s.



Many people know Marina from her work "Rhytm 0", which she performed in 1974. With this work, she aroused repercussions in the world media and experienced the turning point of his career. I am sharing another video I found for you to know in more detail:

https://www.youtube.com/watch?v=xTBkbseXfOQ


In front of the artist, who stood motionless for 6 hours, there are 72 different objects, from objects such as feathers and roses to a knife. The audience, who is told that she can do whatever she wants, first gives her a feather and a rose, and then starts to go wild after someone slaps her. When a person points a gun, the performance ends when the security guard says the time is up. At this point, Marina showed us the evil in humanity. We all come from animal instincts, but few of us can be human and the less superhuman. (I got this mindset from Sinan Yaman. Thanks to him here :))



Marina Abramović slowly ate a kilo of honey, drank a liter of red wine, and drew a five-pointed star on her navel with broken glasses in her performance of "Lips of Thomas" in 1975. In the fourth episode, he whipped himself until he fell numb, then lay face down on an ice block, staying in bed until an audience member lifted her up. Abramović's performance ended when one of the audience members lifted her off the ice, so it was the audience who ended the performance, not the artist herself. I wonder who was the person who was empathetic enough to dare to lift Marina, and who was taking firm steps towards being superhuman?



Moving to Amsterdam in the same year, Marina meets Frank Uwe Laysiepen, in other words Ulay, who has a very similar mentality with her, on November 30, the birthday of both of them. The two lovers begin to experience a great love. On horses, in caravans, they travel the world with an almost insane desire. During their time together, they create many different, inspiring performances that are still made by their loved ones. They begin to write an unforgettable love story and perhaps turn their entire life into performance art. With an artistic temperament!



They begin to produce performances as a single piece representing both genders, where the artist loses his ego and moves as a single body with two heads.


Relation in Space (1976), where the duo ran for an hour between performances and bumped into each other.



Relation in Time (1977), where they become one body by being tied to each other from their hair in a ponytail,



Breathing In/Breathing Out (1977)



Imponderabilia (1977) where both stand completely naked in the doorway, where the audience is able to walk through the door, facing the naked body of one of them and rubbing against both of them.



and Nightsea Crossing, which they performed 22 times between 1981 and 1987, where they sat on opposite chairs for seven hours without speaking.



In 1988, both professionally and romantically, the two decided to break up after Ulay got another woman pregnant, and their separation became an epic work of art. In the performance titled Lovers, the duo, who set off from both ends of the Great Wall, one from the Yellow Sea and the other from the Gobi Desert, where they had been trying to get permission for 8 years, met in the middle of the Great Wall after walking 2500 km each. This meeting will be the last time they see each other. Ulay turns to married life, and Marina, with all her ambition, to her art to suppress her pain... They are offended at each other. Until 2010…


Continuing his career with Seven Easy Pieces in the 2000s and performing unforgettable performances in important museums and galleries in different cities of the world, Abramovic's most important work in recent years was The Artist Is Present (2010), which she exhibited at MoMA in New York. She sat quietly in a chair in a reserved area and hosted the audience one by one. In the performance that lasted 90 days, 736 hours and 30 minutes, a person whom Marina had never expected at the end of 21 years sat in front of her: Ulay.

Since I cannot describe Marina's pain and sadness with words, I share the video with you:

https://www.youtube.com/watch?v=OS0Tg0IjCp4



Incredible… unspeakable


Ulay (Frank Uwe Laysiepen) died of lymph cancer on March 2, 2020. In her message, Marina Abramovic said, "I learned that my friend and ex-partner Ulay died, and I am in great sadness. He was an extraordinary artist and person, and he will be deeply missed. The only consolation is that his art and legacy will live on forever.”


The reaction of the audience in the psychodramas that Marina has staged throughout her 50-year career is actually the work itself. ‘The audience is a voyeur… Performance art is about creating an ensemble. The audience watching and participating in a performance is no longer the same person. Performance is not a job that takes an hour. Even if the audience leaves the gallery, they continue to think about the experience of that performance. He tells it to a friend, and his friend comes and watches. Thus a community is formed, an art community. This community gains a common experience through performance. My job is the audience.'


With my admiration for Abromović, who does not stop producing despite his advanced age, I wish her work to continue...



11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page